16 Ekim 2011 Pazar

Disc Kullanmadan USB den Format Atmak...


Netbookların popüler olduğu günümüz teknolojisinde artık DVD oynatıcılar fazlalık sayılmakta. USB disk üzerinden Windows 7'yi kurulabilir...


Malzemeler :)


En az 4 GB'lık bir USB bellek
Sanal disk uygulaması: Daemontools
Windows 7 kurulum ISO dosyası veya DVD'de olan Windows 7...




Dikkat etmemiz gereken tek şey, anakartımızın USB Diski desteklemesidir. Anakartımız USB diskler üzerinden boot özelliğini desteklemiyorsa kurulum yapabileceğimiz tek ortam DVD sürücüsüdür.


Bu yöntemle USB 2.0 sayesinde çok daha hızlı bir kurulum gerçekleştirecek olmamız.


USB Diskimizi Hazırlamak


UYARI: USB'deki bilgileniz silinecektir! Bizden söylemesi, USB içerisindeki verilerinizi yedeklemenizi tavsiye ederim.


Windows XP kullanıcıları için:
Başlat > Çalıştır'a girip CMD yazın...


Vista kullanıcıları için:
Başlat > Aramaya Başla çubuğuna CMD yazın ve çıkan cmd.exe'nin üzerine sağ tıklayıp Yönetici olarak çalıştır'a tıklayarak başlatın.


Açtığımız komut satırı ekranına DISKPART yazıp enter'a basın.


LIST DISK yazın ve enter'a basın. Göreceğimiz bilgisayarımızda bulunan tüm diskler. Burada kesinlikle dikkat etmemiz gereken, yanlış diski seçmemeliyiz. Örneğin 16GB'lık USB belleğim DISK 1 olarak belirtilmiş. USB Belleğimize karşılık gelen diskimizin numarasını not alalım biz buna DISKNO şeklinde isim vereceğiz. Aşağıdaki komutlarda DISKNO yazılan yerlere USB Diskinizin numarasını girin...


Windows XP Kullanıcıları UYARI: Windows XP USB bellekleri görmeyebiliyor. Bu yüzden Windows XP kurulu bir sisteminiz varsa, Flash Disk yerine Harici USB Disklerle bu işlemi gerçekleştirmenizi öneririm.


UYARI: YANLIŞ DİSK NUMARASI BİLGİSAYARIMIZDA VERİ KAYBINA NEDEN OLACAKTIR. DİSK NUMARASINI ALIRKEN DİKKATLİ OLMALIYIZ!!!


Şimdi sırasıyla aşağıdaki komutları uygulayalım:


SELECT DISK DISKNO
Benim diskimin numarası 1 olduğu için ben SELECT DISK 1 şeklinde giriyorum.


CLEAN


CREATE PARTITION PRIMARY


SELECT PARTITION 1


ACTIVE


FORMAT FS=NTFS
Diskimizi NTFS olarak biçimlendirelim. Format biraz uzun sürecektir(yaklaşık 1 saat kadar). Bu aşamada hata alıyorsak, FORMAT FS=FAT32 komutunu da kullanabiliriz.


ASSIGN


EXIT


Not: Komut Satırı penceresini kapatmayalım, Komut Satırı penceresiyle işimiz bitmedi...


Tüm bu işlemleri tamamladıysak aşağıdaki mesajları görmüş olmanız gerekiyor.






Komut Satırı ekranına tekrar geri dönelim. Elimizde iki tane yeni sürücümüz oldu: USB Diskimiz ve DVD'miz...






Bilgisayarım'dan her ikisinin de sürücü harflerini not edin. Benim sistemimde önceki sayfada belirttiğim gibi DVD sürücüm G: idi, ve USB sürücümün harfi ise H:


Komut satırında sanal sürücünüzün harfini ve : yazın


G:


Enter'a basın. Daha sonra sanal sürücü içindeki Boot klasörüne girmeliyiz.


CD BOOT


Aşağıdaki satırda USB diskimin sürücü harfi olduğu için H: kullandım. Bu satırda kendi USB'mizin sürücü harfini yazmalıyız.


BOOTSECT.EXE /NT60 H:


Yukarıdaki ekran görüntüsüne benzer bir yanıt almış olmalıyız.


Şimdi DVD sürücümüzü açalım ve CTRL + A'ya basarak tüm klasör ve dosyaları seçip kopyalama yaparak yada üzerine sağ tıklayarak Gönder menüsünden USB sürücümüzün adını seçebiliriz


Bu işlem biraz uzun sürebiliyor. 


Artık sistemimizi başlatabilecek bir USB sürücümüz bulunmakta, hayırlı olsun. Ama anakartımızda yapılacak işlemler var. Şimdi yapacağımız tek şey bilgisayarımızı USB diskimizden başlatacak şekilde ayarlamak.


Bilgisayarımızı yeniden başlatıyoruz
BIOS'ların bazılarında F12'ye basarak, bazılarında F2 veya ESC'ye basarak Boot seçeneklerimize girelim.
Bu seçenekte USB diskimizi seçelim. USB diskimiz Hard Disk kategorisinde görüntülenecektir. Yani Hard Drives'ı seçip, oradan da USB diskimizi seçerek bilgisayarımızı başlatalım...


Bundan sonrası bilgisayara format atma işlemleridir. Kolay gelsin...

GDO Nedir? [Genetiği Değiştirilmiş Organizma]


Kendi türünden ya da kendi türü dışındaki bir canlıdan gen aktarılarak bazı özellikleri değiştirilen bitki, hayvan ya da mikroorganizmalara "Genetiği değiştirilmiş organizma" (GDO) deniyor.
GDO'lu ürün kullanımı, insanlar, hayvanlar ve doğa üzerinde yapılan tehlikeli bir deney. Soya, mısır ve pamuk gibi birçok ürünün genetik kodlarıyla oynandığında ortaya çıkacak sonuçlar henüz kesin ve net değil. Kontrol edemediğimiz bu risklere rağmen üretilmiş genler bu ürünlere entegre ediliyor. Oysa dünyamız, kontrol altında tutulan bir laboratuvar değil.

Genetiği değiştirilmiş organizmalar sadece onları tüketenleri değil tüm doğa düzenini etkiliyor. GDO'lar ekim yapılan topraklardan daha fazla mineral çekiyorlar, aynı bölgede sürekli aynı ürünün ekilmesiyle birlikte kaynakların tükenmesine yol açıyorlar. Kısacası GDO'lu ürün kullanan bir firma komşusunun arazisini de doğal mineraller açısından fakir bırakıyor.

Genetik oynamalarda iki farklı tür madde kullanılıyor. Bunlardan ilki çevredeki istenmeyen bitkileri yok etme amacıyla geliştirilmiş herbisitler, ikincisi ise çevredeki istenmeyen ve tarımda zararlı diye adlandırılan hayvanları yok etme amacıyla geliştirilmiş pestisitler.

Bu maddeler sadece zararlıları değil tüm bitkileri ve hayvanları etkilediği için o bölgedeki doğa, karakterini değiştirmek zorunda kalıyor. Zaman içinde doğa bu tür maddelere uyum gösterdiği için zararlı olarak adlandırılan hayvanlar ve bitkiler yeniden türemeye devam ediyor. Bu döngünün sonucunda her zaman daha güçlü ilaçlar, dolayısıyla daha fazla kimyasal kullanmak zorunda kalınıyor.

GDO'lu ürünlerin dünyadaki açlığa son vereceği iddia edilse de aslında, açlığın sebebi, gıdanın yetersiz olması değil, üretilenin adil paylaşılmaması, toprağa, suya ve yeterli gelire erişimin yetersiz olmasıdır. Hatta bu iddianın aksine, genetiği değiştirilmiş ürünler, pahalı tohum fiyatları ve çok miktarda pestisit kullanımı ihtiyacından kaynaklı olarak çiftçinin karşı karşıya olduğu açlık sorununu ve sonu olmayan iflasını körükler.

Türkiye'deki durum
2010 yılı Mart ayı içinde Biyogüvenlik Yasası Meclis tarafından kabul edildi. Mart ayında yasa kabul edilmesine karşın, 26 Eylül 2010'da ancak yürürlüğe girdi. Bu süreç içinde GDO üretimine dayalı hammadde kullanan pek çok şirketin ürünleri halk tarafından tüketildi.

Biyogüvenlik Yasası ile GDO içeren gıdalarda bu oran binde dokuzun üzerindeyse etiketlenme şartı konulmuştu. Ancak şirketler bu standarda dahi uymadı. Bu standardı denetleyecek idari mekanizmalar hükümet tarafından oluşturulmadı.

11 Ekim 2011 Salı

Atatürk'ün Kısaca Hayatı




1881’de Selanik’te doğdu. Annesi Zübeyde Hanım, babası Ali Rıza Efendi’dir. Sırasıyla, Mahalle Mektebi, Şemsi Efendi Okulu, Selanik Mülkiye Rüştiyesi, Selanik Askeri Rüştiyesi, Selanik Askeri İdadisi, Harp Okulu ve Harp Akademisi’ne gitti. 1893 yılında Askeri Rüştiye’de okurken matematik öğretmeni tarafından adına “Kemal” ilave edilerek Mustafa Kemal adını aldı. Harp Akademisi’nden yüzbaşı rütbesiyle mezun olarak Şam’da göreve başladı.


Osmanlı Devleti zamanında Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı’na katıldı. Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı’ndan yenik ayrılınca Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma uyarınca vatan topraklarının işgalinin başlaması üzerine Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak milli mücadeleyi başlattı.


Havza ve Amasya Genelgelerini yayınladıktan sonra, Erzurum ve Sivas Kongrelerini topladı. Sivas Kongresi ile bütün milli cemiyetleri tek çatı altında birleştirerek Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti’ni kurdu. Sivas Kongresi’nin ardından İstanbul Hükümeti ile Amasya Görüşmesini yaptı. Böylece İstanbul Hükümeti, Temsil Heyetinin varlığını resmen tanımış oldu.


Mustafa Kemal, 23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılması ile Meclis ve Hükümet Başkanlığına seçildi. 5 Ağustos 1921’de kendisine Meclis tarafından Başkomutanlık görevi verildi. Sakarya Savaşı’nın kazanılmasının ardından, Gazilik ünvanı ve Mareşallik rütbesi ile onurlandırıldı. Büyük Taarruzu yöneten ve düşmanın tamamen yurttan atılmasını sağlayan Gazi Mustafa Kemal, 29 Ekim 1923’de Cumhuriyetin ilan edilmesi ile beraber Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı oldu.




1934 yılında Gazi Mustafa Kemal’e meclis tarafından “Atatürk” soyadı verildi. Atatürk, gerçekleştirmiş olduğu inkılaplar ile Türkiye Cumhuriyeti’nin medeni ülkeler seviyesine çıkmasını sağladı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938’de Dolmabahçe Sarayı’nda hayata gözlerini yumdu.


Atatürk’ün hayatı, Türk milleti için adanmış, destansı bir yaşamdır.